Sayın TARİHÇİ tarihçi Yılmaz Kurt, bir süredir Ramazanoğulları ailesinin soy
bilgileri "şecereler" konusunda yazılar yazıyor. Özellikle
Ramazanoğulları Türkmen Beyleri ile ilgili olarak Halil ve oğlu Piri Mehmet
Paşa'nın soyundan gelenlerin "vakıf kaynaklarından nemalanmak" için
uydurdukları "şecere" belgelerinin doğru olmadığı üzerinde duruyor.
Hem Ramazanoğulları ve hem de karslıoğulları ailesinin soy bilgilerinin
kesiştiği Müftü İshak efendi ile ilgili olarak Adana Medya Gazetesinde1Haziran
2015 tarihinde
“Kilit İsim: Adana Müftüsü Karslızâde İshak
Efendi ” başlığı altında makale yayınladı.
Yazısının içinde İshak Efendi ve onun soyundan gelenler ile ilgili
olarak şu bilgileri verdi: " İshak Efendi evlilik yaşına geldiğinde
kendisine
Ayşe Hanım eş olarak alınır... İshak Efendi’nin
doğum tarihini 1831 tarihli
Adana Nüfus Defteri’nden takip
edebilmekteyiz
[4].
İstanbul Başbakanlık Arşivi’nde
4229 numara ile kayıtlı bu
defterin birinci sayfasında Adana merkez
Cami-i cedid Mahallesi
halkı kayıt edilmiştir. İlk kayıt edilen kişi ise İshak Efendi’nin amcasının
torunlarından Hasanpaşazadelerden
El-hȃc Mehmed Bey’dir.
“Dergȃh-ı ȃlȋ kapucubaşılarından” unvanı ile deftere yazılan Mehmed Bey Adana mütesellimlerinden
olup bu sırada çok yaşlı olduğundan yaşının belirtilmesine gerek duyulmamıştı.
Nüfus
Defterine ikinci olarak yazılan kişi ise yine aynı mahallede oturan ve 23
yaşında gösterilen Mehmed Bey’in yeğeni Adana
Mütesellimi Hasanpaşazȃde El-hȃc, Es-seyyid Ali Bey Efendi idi. Bu Ali Bey,
III. Hacı Ali Bey olup İshak Efendi’nin kızı Ümmü Gülsüm
Hanım ile evli idi. Bu evlilikten doğan ve “sabi”
olarak gösterilen
Ahmed Kȃmil için “Es-seyyid” ve “Bey”
sıfatlarının yazılması ihmal edilmemişti. Şecerede Hacı Ali Bey’in oğlu
“İsmail
Efendi” olarak verilmekte, arşiv belgelerinde ise İsmail Hakkı Bey
olarak geçmektedir. Muhtemeldir ki 1831 nüfus sayımında kayıt edilen
Ahmed
Kȃmil ölmüş ve daha sonra doğan oğlu İsmail (İsmail Hakkı) yaşamış ve
çocuksuz olarak öldüğü için nesli devam etmemiştir. Böylece Karslızȃdelerin /
Hasanpaşazadelerin askerȋ kolu son bulmuş, ilmiye kolu günümüze kadar
gelmiştir"..
. Osmanlı Arşivinde bulunan Müftü İshak Efendi ve soyu hakkındaki belgenin aslı
OSMANLI ARŞİV BELGESİ YILMAZ KURTU DOĞRULAMIYOR.
Osmanlı Arşivinde bulunan
"Hat-nr.33323-C" belgesi Yılmaz
kurt'un İshak Efendi ve Hacı Ali ile ilgili verdiği bilgileri doğrulamıyor. Bu
hususta adı geçen belgede 1826 yılında Adana'dan gelyen ve Osmanlı Hükaümetine
ve de padişahın bilgisine sunulan belgede yazılı olanlar
:
BELGENİN
ASLINDAN ÇEVİRİ
"...medine-i
adana'da vaki bilcümle ulema ve suleha eimme-i ve huteba, ayan ve
eşraf,meşayih-i eşraf,vesair vaz'i ve ref'i daileri bilcemiam meclis-i şer'e
gelib şöyle takrir-i kelam ederler ki! bilistida Ankara'ya tebid-i nef'i ve
icla buyurulan ADANA MÜFTÜSÜ esbak HACI İSHAK EFENDİ'nin tervic-i mesalihi içun
der aliyyede olan kebir oğlu HACIALİ ve HACI HAMZA kethüdası Hacı Hafız ve talebelik daiyyesinde
etbaından Murad oğlu ve çiftçi başılarından Buldukoğlu kefere ve Pağnik zımmi
ve Toros zimmi kimesneler..."
Osmanlı Arşiv Belgesinde HACIALİ'nin Müftü İshak Efendi'nin büyük oğlu olduğu yazılı bölüm
BELGENİN SADELEŞTİRİLMİŞ ÇEVİRİSİ
"...Adana
şehrinde bulunan bütün alimler, iyi insanlar,hatipler, ayan ve eşraf,esnaf
şeyhleri ve diğerleri birlikte Meclis'e gelib
dilekçelerinde şöyle bilgi verirler kiAnkara'da sürgünde bulunan sabık
Adana Müftüsü Hacı İshak Efendi ve onunla aynı olaydan sorumlu olarak
İstanbul'daki büyük oğlu HACI ALİ ve HACI HAMZA, kethüdası Hacı Hafız ve
talebelerinden Murad oğlu ve çiftçi başılarından Buldukoğlu kafir, Pağnik ve
Toros zımmi (ermeni) (adındaki) kimseler..."
..................................................................................
OSMANLI ARŞİVİNDE BULUNAN BU BELGE YILMAZ
KURT'UN " RAMAZANOĞULLARI VE KARSLIOĞULLARI-HASANPAZADELER-MÜFTÜ
İSHAK EFENDİ ŞECERESİ HAKINDAKİ YAZDIĞI BÜTÜN YAZILARIN SİLBAŞTAN DÜZELTİLMESİ
GEREKTİĞİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR.
Hacı Ali, Müftü İshak Efendi'nin
büyük oğludur. Adana Valisi Nurullah Paşa'nın 1827 yılında görevden alınması
üzerine babası İshak Efendi ile birlikte Adana'ya gelmiş, "Mütesellim
olarak 1828 tarihli Aşiretler-derebeyler güvelik sözleşmesini düzenlemiş,
Adana'ya Vali gerekmediği ile ilgili olarak imza kampanyası açmış, devlete kafa
tutmuştur. O'nun bu şekilde hareketlerinden dolayı İ831 yılında İstanbul'a
çağrılarak göz hapsinde tutulmuştur. Adana'nın 1831tarihli nüfus sayım
defterinde İshak Efendi'nin hanesinde HACI ALİ'nin olmaması doğaldır. Çünkü
Hacıali Adana'da değildir.
-Hacıali, Müftü İshak Efendi'nin kızı Ümmügülsüm'ün kocası değil, bizzat
kendi en büyük oğludur.
Yılmaz Kurt'un yazılarında
I.II.III.Hacıali sınıflandırması yapmasının hiçbir tarihi anlamı yoktur.
"Özgür Tarihçi" olarak kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur.
Cezmi YURTSEVER ,2 Haziran 2015
..................................................................................................................................................
Sayın YILMAZ KURT'un Adana Medya Gazeteinde yazdığı "İshakpazade Ailesi Şeceresi" ile ilgili yazısının tam metnidir.
“Kilit İsim:
Adana Müftüsü Karslızâde İshak Efendi
İshak Efendi, bugün Adana’da Ramazanoğlu soyadını taşıyan birçok ailenin dip
dedesi olduğu gibi aynı zamanda farklı soyadı taşıyan Ener, Uygur, Tecimer gibi
ailelerin de dip dedesidir.
Ramazanoğulları Şeceresi olarak
tanıtılan 3,5 metrelik şecere
İshak Efendi’nin babası ve
dedeleri ile başlamaktadır.
İshak Efendi’nin babası
Hüseyin Efendi de Adana müftülüğü
görevinde bulunmuş önemli bir isimdir. Hüseyin Efendi’nin babası Hacı Ali
Bey’in iki oğlundan Hüseyin Bey ilmiye mesleğini seçmiş ve onun çocuklarından 5
kişi Adana müftülüğü yapmıştır. Diğer oğlu
Hasan Ağa ise
devletle iş yapmış, mukataa satın almış, a’yanlık, mütesellimlik ve Adana
beylerbeyiği görevlerinde bulunmuştur. Hasan Paşa’nın çocukları ve torunları
idarecilik mesleğini seçmiş hepsi de Adana a’yanlığı ve Adana mütesellimliği
yapmışlardır.
Karslızȃdeler olarak ortaya çıkan ve Hasan Paşa’dan sonra
Hasanpaşazȃdeler
adını alan ailenin ilmiye kolu ile askeriye kolu arasında zaman zaman bazı
anlaşmazlıklar çıkmış olsa da
[1] genellikle iki
kol birbirini destekleyerek işleri yürütmüşlerdi
[2].
İshak Efendi evlilik yaşına geldiğinde kendisine
Ayşe Hanım
eş olarak alınır. Ayşe Hanım, 1892 tarihli şecereye göre
Banu Hanım’ın
oğlu Mehmed Bey’in oğlu Abdi Paşa’nın kızı
Hayriye Hanım’ın
oğlu Davud Bey’in oğlu Mehmed Bey’in oğlu Ali Bey’in kızıdır. Kasım Ener
bu durumu “Bugün Ramazanoğlu soyadını taşıyanlar, başka soyadı almış olan
akrabaları (Ener, Uygur, Oral) gibi, Abdi Paşa’nın kızı
Hayriye Hanımın
5 inci göbekten torunu Ayşe hanım ile evlenen
Hacı İshak’dan
gelmektedirler” şeklinde açıklamaktadır
[3]. Merhum
Ener’in bu ifadesine göre Abdi Paşa’nın oğlu Sadık Bey’in kızı Hayriye Hanım’ın
oğlu Süleyman Bey’in oğlu Ahmed Bey kolu ile bir ilgisi
bulunmamaktadır.
İshak Efendi’nin doğum tarihini 1831 tarihli
Adana Nüfus Defteri’nden
takip edebilmekteyiz
[4]. İstanbul
Başbakanlık Arşivi’nde
4229 numara ile kayıtlı bu defterin
birinci sayfasında Adana merkez
Cami-i cedid Mahallesi halkı
kayıt edilmiştir. İlk kayıt edilen kişi ise İshak Efendi’nin amcasının
torunlarından Hasanpaşazadelerden
El-hȃc Mehmed Bey’dir.
“Dergȃh-ı ȃlȋ kapucubaşılarından” unvanı ile deftere yazılan Mehmed Bey Adana
mütesellimlerinden olup bu sırada çok yaşlı olduğundan yaşının belirtilmesine
gerek duyulmamıştı.
Nüfus Defterine ikinci olarak yazılan kişi ise yine aynı mahallede oturan ve
23 yaşında gösterilen Mehmed Bey’in yeğeni
Adana Mütesellimi
Hasanpaşazȃde El-hȃc, Es-seyyid Ali Bey Efendi idi. Bu Ali Bey, III.
Hacı Ali Bey olup İshak Efendi’nin kızı
Ümmü Gülsüm Hanım ile
evli idi. Bu evlilikten doğan ve “sabi” olarak gösterilen
Ahmed Kȃmil
için “Es-seyyid” ve “Bey” sıfatlarının yazılması ihmal edilmemişti.
Şecerede Hacı Ali Bey’in oğlu
“İsmail Efendi” olarak
verilmekte, arşiv belgelerinde ise İsmail Hakkı Bey olarak geçmektedir.
Muhtemeldir ki 1831 nüfus sayımında kayıt edilen
Ahmed Kȃmil
ölmüş ve daha sonra doğan oğlu İsmail (İsmail Hakkı) yaşamış ve çocuksuz olarak
öldüğü için nesli devam etmemiştir. Böylece Karslızȃdelerin /
Hasanpaşazadelerin askerȋ kolu son bulmuş, ilmiye kolu günümüze kadar
gelmiştir.
Defterde Eşrȃfdan, Evkȃf-ı Ramazanzȃde (mütevellisi) olarak gösterilen
Es-seyyid Ali Bey’in yukarıda sözünü ettiğimiz Ayşe Hanım’ın babası Ali Bey olması
kuvvetli ihtimal olarak görünmektedir. Nüfus Defterlerinde sadece erkek
çocuklar yazıldığı için Ayşe’nin veya diğer kızları varsa bunların isimlerini
göremiyoruz. 1831 yılında “ihtiyar” yaşta bir kişi olan Ali Bey’in
1yaşında
Abdi; 8 yaşında
Mehmed Pirȋ ve 6 yaşında
Yahya
isimli 3 oğlu bulunmaktaydı. Çocuklarının isimleri de yukarıdaki tahminimizin
ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. Abdi, Ali Bey’in dedesinin dedesidir.
Piri
Mehmed ise Ramazanoğlu Piri Mehmed Paşa’nın ismini taşımaktadır. Bu durumda
1892 tarihli şecerede Ayşe Hanım’ın ismi yanında görülen
Mehmed Bey’in
de aslında
Piri Mehmed Bey olduğunu söyleyebiliriz.
1831 tarihli Adana Nüfus Defteri’nde 4. isim vilȃyet hȃkimi
İmamzȃde
Es-seyyid Mehmed Sıdkı Efendi’dir. İmamzȃde Mehmed Sıdkı Efendi’nin
adı birçok arşiv belgesinde ve
Menemencioğulları Tarihi isimli hatırat
kitabında geçmektedir. Bu kişinin soyu günümüze kadar ulaşmıştır. Kendisinden
ayrı bir yazımızda söz edeceğiz.
Yazımızın esas konusu olan
İshak Efendi ise
Kantarȃn
Mahallesi’nde yaşamaktaydı. İleri bir yaşta bulunan İshak Efendi
deftere “Müfti-i esbak” yani “eski müftü” olarak kayıt edilmişti. Büyük oğlu
Müderris,
Es-seyyid, El-hȃc Mehmed (Mehmed Sa’id) Efendi’nin
bu tarihte 45 yaşında kır sakallı bir kimse olduğuna bakacak olursak İshak
Efendi’nin 70 yaşlarında olduğunu tahmin edebiliriz. İkinci oğlu 35 yaşında,
kara sakallı
Es-seyyid, El-hȃc Hamza (Hacı Hamza) Efendi;
üçüncü oğlu 30 yaşında, kara sakallı,
Es-seyyid, El-hȃc Abdurrahman
Efendi’dir. Hacı Mehmed Efendi’nin iki oğlu
Abdülmennan Efendi
bu tarihte (1831) 14 yaşında; kardeşi
Abdünnafi Efendi ise 7
yaşındadır. Babaları Mehmed Efendi için “Es-seyyid” sıfatı yazıldığı halde bu
iki torun için “es-seyyid” denilmemiştir.
Kantaran Mahallesi’nin bu ünlü ismi İshak Efendi’nin 3 oğlu, 2 torunu
yazıldıktan sonra Abdullah (25 yaşında); Beşir (15 yaşında); Selim (20 yaşında)
ve Abdullah (8 yaşında) isimli 4 erkek kölesi kayıt edilmiştir. İshak
Efendi’nin kızı
Ümmü Gülsüm, 1831 tarihinde 23 yaşında
bulunan Hacı Ali Bey ile evli olduğuna göre 23 yaşından daha küçük yaşta
olduğunu düşünebiliriz. Buna göre de “sabi” olarak gösterilen
Ahmed
Kȃmil bu tarihte 5 yaşından küçük olmalıdır.
İshak Efendi ile ilgili elimizde birçok belge bulunmaktadır. İshak Efendi de
babası Hüseyin Efendi gibi sıradan bir müftü değildir. Amcasının çocukları
Hasanpaşazadeler sebebiyle aktif siyasetin bir şekilde içerisinde yer
almaktadır. Adana Kadısı ile olan ilişkilerde ve İstanbul ile olan yazışmalarda
oldukça etkin bir konumdadır. Bu yüzden bir ara oğlu ile birlikte Ankara’ya
sürgün edilmiştir
[5].
Menemencioğulları ile olan mücadele sırasında damadı Adana Mütesellimi III.
Hacı Ali Bey’in yanında yer almış ve damadının Adana ve Tarsus’tan Payas ve
İskenderun’a kadar bütün Çukurova’da hüküm sürmesinde rol oynamıştır.
Menemencioğlu Hacı Ahmed Bey, “meclis-i memleket Hacı İshak
Efendizȃdelere münhasır olup cümlesi bir familyadan olmak cihetiyle her bir
hususu istedikleri vechile görüp…” şeklindeki ifadesinde Abdülmennan Bey, Hacı
Hamza Efendi ve Abdünnafi Efendi’den şikȃyet etmektedir
[6]. Bu iki
ailenin mücadelesine ilişkin arşivlerde 100’den fazla belge bulunmaktadır. Bu
belgelerden bir kısmı Türk Tarih Kurumu
BELGELER dergisinde
yayınlanmıştır
[7].
Bundan sonraki yazılarımızda İshak Efendi’ye ve Ayşe Hanım’a tekrar yer
vereceğiz.
Adana Nüfus Defteri’nde yer alan Adana Müftüsü İshak Efendi ve
Hasanpaşazȃde
Ali Bey ve
Ramazanoğlu Ali Bey ile ilgili bu bilgiler
bildiğimiz kadarıyla ilk defa olarak bilim dünyasına aktarılmış olmaktadır.
............................................................................................................................................................
tarihçi CEZMİ YURTSEVER'İN "aşiretler ve kökenler ile ilgili olarak"
ÇUKUROVA TÜRKMENLERİ kitabıdır.