9 Haziran 2015 Salı

RAMAZANOĞULLARI ŞECERESİNDE İSMİ YAZILI OLAN AYŞE KİMDİR?




                              


Adana Tarihi ve Ramazanoğulları konusuna  ilgi duyan araştırmalar yapan kitaplar yazan insanlar var.
-Elimizde Osmanlı Arşivinde bulunan 1893 tarihli Ramazanoğulları ailesi ile ilgili bir şecere belgesi bulunuyor. elle yazılmış olan bu belgede ince bir ayrıntı göze çarpıyor. Sadık Bey'in kızı Hayriye hanım, onun da oğlu Süleyman Bey,onun da  oğlu Ahmet Bey, ve onun kızı AYŞE HANIM...Sonrası ise Ayşe hanımın  çocuklarının isimleri yazılı.
Ayşe hanımın soyundan gelenler Adana'nın kent yönetiminde de söz sahibi olmuş kişiler. Ayan, Mütesellim, eşraf veya müftü gibi görevler almışlar. Günümüzde de Ramazanoğlu soyundan gelenlerin büyük çoğunluğu Ayşe'nin soyundan gelenler.
    19.Yüzyıl bulunan Ramazanoğulları şeceresinde AYŞE'nin kocasının bilinmesi halinde pek çok olayın da çorap söküğü gibi geleceği aşikar. 

RAMAZANOĞULLARI AİLESİNE VETARİHÇİLERE ÇAĞRIDIR 

ilgi duyan "Özgür Tarihçi" olarak bir çağrıda bulunuyorum: 1893 Tarihli şecerede ismi yazılı olan Ahmet Bey'in kızı AYŞE'nin kocası kmdir?
                                     Cezmi YURTSEVER

7 Haziran 2015 Pazar

CEZMİ YURTSEVER'DEN BİR TEŞEKKÜR VE DÜZELTME


-Tarihçi Ümit Katrancı'ya 16.yüzyıl sonlarına ait ifrazı Zülkadriye belgesini bulduğu ve yayınladığı paylaştığı için teşekkürler. Bu gelişme üzerine Ümit Katrancı ile ilgili eleştiri yazısında düzltme yapılmıştır.

                                     Sayın Ümit Katrancı'nın gönderdiği belge ve yorumlar

-Son zamanlarda Tarihçi Yılmaz Kurt ve Ümit Katrancı ile "GÖzgür tarihçi Cezmi YURTSEVER arasında tarihi konhularda görüş ayrılıklyarı ve sert tartışmalar; eleştiriler yşaşanmaktadır.
-Tarihçi Cezmi YURTSEVER'in görüşleri "Bilimsel ahlak çerçevesinde" olması kaydı ile her türlü tarihi tartışmaların faydalı olacağı yönündedir.
-Bu düşüncenin kanıtı olarak da Ümit Katrancı'nın eleştiri yazılarını aynen yayınlıyoruz.
-"Özgür Tarihçi" Cezmi YURTSEVER, bahsi geçen konu ve yeni konular ile ilgili olarak sorgulamalara ve bilimsel tartışmalara devam edecektir.
-Kamuoyuna  ve bilim dünyasına saygı ile duyurulur.

                                                 "Özgür Tarihçi" Cezmi YURTSEVER, 8 Haziran 2015, Pazartesi, Adana

...........................................................................................................................................................

TARİHÇİ CEZMİ YURTSEVER'İN DAHA ÖNCE DİKKATE ALDIĞI İFRAZI ZÜLKADRİYE İLE
İLGİLİ ÖZCAN TATAR'IN OSMANLI ARŞİV KAYNAKLI ARAŞTIRMA
                                                                          1
                                                                            2
                                                                                   3




2 Haziran 2015 Salı

SAYIN YILMAZ KURT! 1831 YILINDA ADANA'NIN %-25' NÜFUSU ERMENİ MİYDİ?




Sayın Yılmaz KURT; Adana Medya Gazetesinde 1831 yılında Adana Ermenilerinin nüfusu ile ilgili bir makale yayınladı,
Ermeni nüfusun %-25 olduğu bilgisine yer verdi.
-Adana'da Ramazanoğulları ve Osmanlı döneminde hiç bir zaan Ermeni nüfus %-10'un üzerine çıkmamıştı.
-Sayın Yılmaz Kurt'u "düzeltme yapmaya" veya görüşlerini ispet etmeye davet ediyorum,
                                                                                              Cezmi YURTSEVER,Özgür TARİHÇİ,
...........................................................................................................................................................

Sayın YILMAZ KURT'un ilgili makalesindeki görüşleridir.



Bu küçük köşemizde Adana’daki bütün Ermeniler’in aile yapısını bu şekilde tek tek incelememiz elbette mümkün değil. Ama bu defterler dikkatlice incelenirse satır aralarından birçok sonuç çıkarmak mümkün. Verilerin sayısal değerlendirilmesi ile  XIX. Yüzyıl Ermeni toplumunun aile büyüklüğü, nüfusun yaş ve meslek durumu, gelir seviyesi gibi birçok konular gün ışığına çıkarılabilir. Örnek olarak 1831 yılında 273 kişinin Karabet; 168 kişinin Artin; 165 kişinin Serkiz; 148 kişinin Agob; 120 kişinin Kirgor adıyla çağırıldığını ama Ermeniler’in artık Türkçe isimlere rağbet etmediklerini tespit edebilmekteyiz. Oysa ki bu Ermeniler XVI. Yüzyılda Arslan, Kaplan, Karagöz, Alagöz, Budak, Durak gibi Türkçe isimler almayı çok seviyorlardı. 1831 yılında en çok kullanılan isimler arasında Aslan ismini 54. sırada ancak görebilmekteyiz. Demek ki artan Ermeni milliyetçiliği artık Türkçe isimler konulmasını pek de hoş görmüyor, %25’lere ulaşan Ermeni nüfus kendini gizlemek ihtiyacı hissetmiyordu
.............................................................................................................................................
Sayın YILMAZ KURT'u düzeltme yapmaya davet eder, saygılar sunarım.



SAYIN KEVSER AKTAN'IN ADANALI MÜFTÜ İSHAK EFENDİ AÇIKLAMALARI NE KADAR GERÇEKÇİ OLABİLİR!



Adının Kevser Aktan olduğunu öğrendim tarihçinin. Adanalı İshak Efendi ile ilgili tez araştırması yapkmış. Tarihçi Cezmi YURTSEVER'in Osmanlı Arşivi Hattı Hümayun serisinde  33323-C no'lu belgedeki " ADANA MÜFTÜSÜ esbak HACI İSHAK EFENDİ'nin tervic-i mesalihi içun der aliyyede olan kebir oğlu HACIALİ ve HACI HAMZA " yazısını bakınız nasıl yorumluyor.
" İshak Efendi benim lisans tez konum olup, tezim bitim aşamasındadır. İshak Efendi'nin Ali Efendi diye bir oğlu kayıtlarda görünmemektedir. 1831 tarihinde kayıtlara geçen kişi El-hacc Ali Ağa, Hasanpaşazadelerdendir.
Adana kadısının o arzından sanki Ali isimli büyük oğlu varmış gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Ancak kadı halkın kendisine anlattıklarını arzında sanırım yanlış aktarmıştır. İshak Efendi’nin hanesindeki bütün erkekler, sakalına, bıyığına varıncaya kadar anlatılmış olup torunları, köleleri yaşları ile tek tek bildirilmiştir. Ali adlı bir oğlu olsa elbette onu da burada yazmış olurdu. Bu belgede kadının damadını oğlu gibi yazdığını düşünmekten başka bir açıklama yok. Bir belgeye bakarak yorum da bulunmak tarihçiye yakışan bir tavır değildir.
Ali Ağa, İshak Efendi'nin kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmiştir yani damadıdır. Adana valisi Nurullah Paşa’nın 1827 yılında Adana’dan çıkarılmasının ardından Hasanpaşa oğlu Hacı Ali Bey mütesellim tayin olunmuştur.1831 yılındaki kayıtta da Adana mütesellimi olarak görünmektedir.
Kebir kelimesi bu belgede büyük oğlu anlamında kullanılmamıştır. Oradaki büyüklük en yaşlı olduğu anlamında değil reşit olduğunu göstermek için kullanılmıştır. Örnek vermek gerekirse Kâmûs-ı Türkî sayfa 1143’te Kebir kelimesinin üç no’lu anlamı şöyle verilmiştir: Sin-i rüşte vasıl olmuş: Bir kebir oğlu ve iki kebire kızıyla diğer bir sagir oğlu vardır. Ayrıca Kebir büyük anlamına gelir. Çoğulu olan Kübera büyük adamla yani devlet adamı anlamına gelmektedir"...

SAYIN KEVSER AKTAN TARİHÇİ YILMAZ KURT'UN TEZ ÖĞRENCİSİ Mİ?

Tarih alanında tez araştırmasının konusu olarak Adanalı Müftü İshak Efendi konusunu elan alan Sayın Kevser AKTTANa çeviri yapması için Osmanlı Arşivinde bulunan belgenin aslını yolluyorum. Lütfen çevirisini yapınız ve cümle alem öğrenmiş olsun.
...................................................................................................
MÜFTÜ İSHAK EFENDİ VE BÜYÜK OĞLU HACIALİ HAKKINDAKİ ARŞİV BELGESİDİR
.........................................................................................................................................................
TARİHÇİ YILMAZ KURT'U DESTEKLEYEN KEVSER AKTAN'IN FACEBOOK'TAKİ YAZISIDIR
.............................................................................................................................................................. 

YILMAZ KURT'UN "RAMAZANOĞULLARI ŞECERESİ" YAZILARINA "SİLBAŞTAN" DÜZELTME



Sayın TARİHÇİ tarihçi Yılmaz Kurt, bir süredir Ramazanoğulları ailesinin soy bilgileri "şecereler" konusunda yazılar yazıyor. Özellikle Ramazanoğulları Türkmen Beyleri ile ilgili olarak Halil ve oğlu Piri Mehmet Paşa'nın soyundan gelenlerin "vakıf kaynaklarından nemalanmak" için uydurdukları "şecere" belgelerinin doğru olmadığı üzerinde duruyor. Hem Ramazanoğulları ve hem de karslıoğulları ailesinin soy bilgilerinin kesiştiği Müftü İshak efendi ile ilgili olarak Adana Medya Gazetesinde1Haziran 2015 tarihinde  Kilit İsim: Adana Müftüsü Karslızâde İshak Efendi ” başlığı altında makale yayınladı.  Yazısının içinde İshak Efendi ve onun soyundan gelenler ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: " İshak Efendi evlilik yaşına geldiğinde kendisine Ayşe Hanım eş olarak alınır... İshak Efendi’nin doğum tarihini 1831 tarihli Adana Nüfus Defteri’nden takip edebilmekteyiz[4]. İstanbul Başbakanlık Arşivi’nde 4229 numara ile kayıtlı bu defterin birinci sayfasında Adana merkez Cami-i cedid Mahallesi halkı kayıt edilmiştir. İlk kayıt edilen kişi ise İshak Efendi’nin amcasının torunlarından Hasanpaşazadelerden El-hȃc Mehmed Bey’dir. “Dergȃh-ı ȃlȋ kapucubaşılarından” unvanı ile deftere yazılan Mehmed Bey Adana mütesellimlerinden olup bu sırada çok yaşlı olduğundan yaşının belirtilmesine gerek duyulmamıştı.
Nüfus Defterine ikinci olarak yazılan kişi ise yine aynı mahallede oturan ve 23 yaşında gösterilen Mehmed Bey’in yeğeni Adana Mütesellimi Hasanpaşazȃde El-hȃc, Es-seyyid Ali Bey Efendi idi. Bu Ali Bey, III. Hacı Ali Bey olup İshak Efendi’nin kızı Ümmü Gülsüm Hanım ile evli idi. Bu evlilikten doğan ve “sabi” olarak gösterilen Ahmed Kȃmil için “Es-seyyid” ve  “Bey” sıfatlarının yazılması ihmal edilmemişti.  Şecerede Hacı Ali Bey’in oğlu “İsmail  Efendi” olarak verilmekte, arşiv belgelerinde ise İsmail Hakkı Bey olarak geçmektedir. Muhtemeldir ki 1831 nüfus sayımında kayıt edilen Ahmed Kȃmil ölmüş ve daha sonra doğan oğlu İsmail (İsmail Hakkı) yaşamış ve çocuksuz olarak öldüğü için nesli devam etmemiştir. Böylece Karslızȃdelerin / Hasanpaşazadelerin askerȋ kolu son bulmuş, ilmiye kolu günümüze kadar gelmiştir"..






.                                      Osmanlı Arşivinde bulunan Müftü İshak Efendi ve soyu hakkındaki  belgenin aslı
 
                       OSMANLI ARŞİV BELGESİ YILMAZ KURTU DOĞRULAMIYOR.

    Osmanlı Arşivinde bulunan  "Hat-nr.33323-C" belgesi Yılmaz kurt'un İshak Efendi ve Hacı Ali ile ilgili verdiği bilgileri doğrulamıyor. Bu hususta adı geçen belgede 1826 yılında Adana'dan gelyen ve Osmanlı Hükaümetine ve de padişahın bilgisine sunulan belgede yazılı olanlar:
                                       BELGENİN ASLINDAN ÇEVİRİ
"...medine-i adana'da vaki bilcümle ulema ve suleha eimme-i ve huteba, ayan ve eşraf,meşayih-i eşraf,vesair vaz'i ve ref'i daileri bilcemiam meclis-i şer'e gelib şöyle takrir-i kelam ederler ki! bilistida Ankara'ya tebid-i nef'i ve icla buyurulan ADANA MÜFTÜSÜ esbak HACI İSHAK EFENDİ'nin tervic-i mesalihi içun der aliyyede olan kebir oğlu HACIALİ ve HACI HAMZA  kethüdası Hacı Hafız ve talebelik daiyyesinde etbaından Murad oğlu ve çiftçi başılarından Buldukoğlu kefere ve Pağnik zımmi ve Toros zimmi kimesneler..."

    Osmanlı Arşiv Belgesinde HACIALİ'nin Müftü İshak Efendi'nin büyük oğlu olduğu yazılı bölüm


     BELGENİN SADELEŞTİRİLMİŞ ÇEVİRİSİ
"...Adana şehrinde bulunan bütün alimler, iyi insanlar,hatipler, ayan ve eşraf,esnaf şeyhleri ve diğerleri birlikte Meclis'e gelib  dilekçelerinde şöyle bilgi verirler kiAnkara'da sürgünde bulunan sabık Adana Müftüsü Hacı İshak Efendi ve onunla aynı olaydan sorumlu olarak İstanbul'daki büyük oğlu HACI ALİ ve HACI HAMZA, kethüdası Hacı Hafız ve talebelerinden Murad oğlu ve çiftçi başılarından Buldukoğlu kafir, Pağnik ve Toros zımmi (ermeni) (adındaki) kimseler..."
..................................................................................

OSMANLI ARŞİVİNDE BULUNAN BU BELGE YILMAZ KURT'UN " RAMAZANOĞULLARI VE KARSLIOĞULLARI-HASANPAZADELER-MÜFTÜ İSHAK EFENDİ ŞECERESİ HAKINDAKİ YAZDIĞI BÜTÜN YAZILARIN SİLBAŞTAN DÜZELTİLMESİ GEREKTİĞİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR. 

    Hacı Ali, Müftü İshak Efendi'nin büyük oğludur. Adana Valisi Nurullah Paşa'nın 1827 yılında görevden alınması üzerine babası İshak Efendi ile birlikte Adana'ya gelmiş, "Mütesellim olarak 1828 tarihli Aşiretler-derebeyler güvelik sözleşmesini düzenlemiş, Adana'ya Vali gerekmediği ile ilgili olarak imza kampanyası açmış, devlete kafa tutmuştur. O'nun bu şekilde hareketlerinden dolayı İ831 yılında İstanbul'a çağrılarak göz hapsinde tutulmuştur. Adana'nın 1831tarihli nüfus sayım defterinde İshak Efendi'nin hanesinde HACI ALİ'nin olmaması doğaldır. Çünkü Hacıali Adana'da değildir.
-Hacıali, Müftü İshak Efendi'nin kızı Ümmügülsüm'ün kocası değil, bizzat kendi en büyük oğludur.
    Yılmaz Kurt'un yazılarında I.II.III.Hacıali sınıflandırması yapmasının hiçbir tarihi anlamı yoktur.
"Özgür Tarihçi" olarak kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur.
                                                                     Cezmi YURTSEVER ,2 Haziran 2015


..................................................................................................................................................

Sayın YILMAZ KURT'un Adana Medya Gazeteinde yazdığı "İshakpazade Ailesi Şeceresi" ile ilgili yazısının tam metnidir.






 “Kilit İsim: Adana Müftüsü Karslızâde İshak Efendi




İshak Efendi, bugün Adana’da Ramazanoğlu soyadını taşıyan birçok ailenin dip dedesi olduğu gibi aynı zamanda farklı soyadı taşıyan Ener, Uygur, Tecimer gibi ailelerin de dip dedesidir. Ramazanoğulları Şeceresi olarak tanıtılan 3,5 metrelik şecere İshak Efendi’nin babası ve dedeleri ile başlamaktadır.
İshak Efendi’nin babası Hüseyin Efendi de Adana müftülüğü görevinde bulunmuş önemli bir isimdir. Hüseyin Efendi’nin babası Hacı Ali Bey’in iki oğlundan Hüseyin Bey ilmiye mesleğini seçmiş ve onun çocuklarından 5 kişi Adana müftülüğü yapmıştır. Diğer oğlu Hasan Ağa ise devletle iş yapmış, mukataa satın almış, a’yanlık, mütesellimlik ve Adana beylerbeyiği görevlerinde bulunmuştur. Hasan Paşa’nın çocukları ve torunları idarecilik mesleğini seçmiş hepsi de Adana a’yanlığı ve Adana mütesellimliği yapmışlardır.





Karslızȃdeler olarak ortaya çıkan ve Hasan Paşa’dan sonra Hasanpaşazȃdeler adını alan ailenin ilmiye kolu ile askeriye kolu arasında zaman zaman bazı anlaşmazlıklar çıkmış olsa da[1] genellikle iki kol birbirini destekleyerek işleri yürütmüşlerdi[2].
İshak Efendi evlilik yaşına geldiğinde kendisine Ayşe Hanım eş olarak alınır. Ayşe Hanım, 1892 tarihli şecereye göre Banu Hanım’ın oğlu Mehmed Bey’in oğlu  Abdi Paşa’nın kızı Hayriye Hanım’ın oğlu Davud Bey’in oğlu Mehmed Bey’in oğlu Ali Bey’in kızıdır.  Kasım Ener bu durumu “Bugün Ramazanoğlu soyadını taşıyanlar, başka soyadı almış olan akrabaları (Ener, Uygur, Oral) gibi, Abdi Paşa’nın kızı Hayriye Hanımın 5 inci göbekten torunu Ayşe hanım ile evlenen Hacı İshak’dan gelmektedirler” şeklinde açıklamaktadır[3]. Merhum Ener’in bu ifadesine göre Abdi Paşa’nın oğlu Sadık Bey’in kızı Hayriye Hanım’ın oğlu Süleyman Bey’in oğlu Ahmed Bey kolu ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
İshak Efendi’nin doğum tarihini 1831 tarihli Adana Nüfus Defteri’nden takip edebilmekteyiz[4]. İstanbul Başbakanlık Arşivi’nde 4229 numara ile kayıtlı bu defterin birinci sayfasında Adana merkez Cami-i cedid Mahallesi halkı kayıt edilmiştir. İlk kayıt edilen kişi ise İshak Efendi’nin amcasının torunlarından Hasanpaşazadelerden El-hȃc Mehmed Bey’dir. “Dergȃh-ı ȃlȋ kapucubaşılarından” unvanı ile deftere yazılan Mehmed Bey Adana mütesellimlerinden olup bu sırada çok yaşlı olduğundan yaşının belirtilmesine gerek duyulmamıştı.
Nüfus Defterine ikinci olarak yazılan kişi ise yine aynı mahallede oturan ve 23 yaşında gösterilen Mehmed Bey’in yeğeni Adana Mütesellimi Hasanpaşazȃde El-hȃc, Es-seyyid Ali Bey Efendi idi. Bu Ali Bey, III. Hacı Ali Bey olup İshak Efendi’nin kızı Ümmü Gülsüm Hanım ile evli idi. Bu evlilikten doğan ve “sabi” olarak gösterilen Ahmed Kȃmil için “Es-seyyid” ve  “Bey” sıfatlarının yazılması ihmal edilmemişti.  Şecerede Hacı Ali Bey’in oğlu “İsmail  Efendi” olarak verilmekte, arşiv belgelerinde ise İsmail Hakkı Bey olarak geçmektedir. Muhtemeldir ki 1831 nüfus sayımında kayıt edilen Ahmed Kȃmil ölmüş ve daha sonra doğan oğlu İsmail (İsmail Hakkı) yaşamış ve çocuksuz olarak öldüğü için nesli devam etmemiştir. Böylece Karslızȃdelerin / Hasanpaşazadelerin askerȋ kolu son bulmuş, ilmiye kolu günümüze kadar gelmiştir.
Defterde  Eşrȃfdan, Evkȃf-ı Ramazanzȃde (mütevellisi) olarak gösterilen Es-seyyid Ali Bey’in yukarıda sözünü ettiğimiz Ayşe Hanım’ın babası Ali Bey olması kuvvetli ihtimal olarak görünmektedir. Nüfus Defterlerinde sadece erkek  çocuklar yazıldığı için Ayşe’nin veya diğer kızları varsa bunların isimlerini göremiyoruz. 1831 yılında “ihtiyar” yaşta bir kişi olan Ali Bey’in 1yaşında Abdi; 8 yaşında Mehmed Pirȋ ve 6 yaşında Yahya isimli 3 oğlu bulunmaktaydı. Çocuklarının isimleri de yukarıdaki tahminimizin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. Abdi, Ali Bey’in dedesinin dedesidir. Piri Mehmed ise Ramazanoğlu Piri Mehmed Paşa’nın ismini taşımaktadır. Bu durumda 1892 tarihli şecerede Ayşe Hanım’ın ismi yanında görülen Mehmed Bey’in de aslında Piri Mehmed Bey olduğunu söyleyebiliriz.
1831 tarihli Adana Nüfus Defteri’nde  4. isim vilȃyet hȃkimi İmamzȃde Es-seyyid Mehmed Sıdkı Efendi’dir. İmamzȃde Mehmed Sıdkı Efendi’nin adı birçok arşiv belgesinde ve Menemencioğulları Tarihi isimli hatırat kitabında geçmektedir. Bu kişinin soyu günümüze kadar ulaşmıştır. Kendisinden ayrı bir yazımızda söz edeceğiz.
Yazımızın esas konusu olan İshak Efendi ise Kantarȃn Mahallesi’nde yaşamaktaydı. İleri bir yaşta bulunan İshak Efendi deftere “Müfti-i esbak” yani “eski müftü” olarak kayıt edilmişti. Büyük oğlu Müderris, Es-seyyid, El-hȃc Mehmed (Mehmed Sa’id) Efendi’nin bu tarihte 45 yaşında kır sakallı bir kimse olduğuna bakacak olursak İshak Efendi’nin 70 yaşlarında olduğunu tahmin edebiliriz. İkinci oğlu 35 yaşında, kara sakallı Es-seyyid, El-hȃc Hamza (Hacı Hamza) Efendi; üçüncü oğlu 30 yaşında, kara sakallı, Es-seyyid, El-hȃc Abdurrahman Efendi’dir. Hacı Mehmed Efendi’nin iki oğlu Abdülmennan Efendi bu tarihte (1831) 14 yaşında; kardeşi Abdünnafi Efendi ise 7 yaşındadır. Babaları Mehmed Efendi için “Es-seyyid” sıfatı yazıldığı halde bu iki torun için “es-seyyid” denilmemiştir.
Kantaran Mahallesi’nin bu ünlü ismi İshak Efendi’nin 3 oğlu, 2 torunu yazıldıktan sonra Abdullah (25 yaşında); Beşir (15 yaşında); Selim (20 yaşında) ve Abdullah (8 yaşında) isimli 4  erkek kölesi kayıt edilmiştir. İshak Efendi’nin kızı Ümmü Gülsüm, 1831 tarihinde 23 yaşında  bulunan Hacı Ali Bey ile evli olduğuna göre 23 yaşından daha küçük yaşta olduğunu düşünebiliriz. Buna göre de “sabi” olarak gösterilen Ahmed Kȃmil bu tarihte 5 yaşından küçük olmalıdır.
İshak Efendi ile ilgili elimizde birçok belge bulunmaktadır. İshak Efendi de babası Hüseyin Efendi gibi sıradan bir müftü değildir. Amcasının çocukları Hasanpaşazadeler sebebiyle aktif siyasetin bir şekilde içerisinde yer almaktadır. Adana Kadısı ile olan ilişkilerde ve İstanbul ile olan yazışmalarda oldukça etkin bir konumdadır. Bu yüzden bir ara oğlu ile birlikte Ankara’ya sürgün edilmiştir[5]. Menemencioğulları ile olan mücadele sırasında damadı Adana Mütesellimi III. Hacı Ali Bey’in yanında yer almış ve damadının Adana ve Tarsus’tan Payas ve İskenderun’a kadar bütün Çukurova’da hüküm sürmesinde rol oynamıştır.
Menemencioğlu Hacı Ahmed Bey,  “meclis-i memleket Hacı İshak Efendizȃdelere münhasır olup cümlesi bir familyadan olmak cihetiyle her bir hususu istedikleri vechile görüp…” şeklindeki ifadesinde Abdülmennan Bey, Hacı Hamza Efendi ve Abdünnafi Efendi’den şikȃyet etmektedir[6]. Bu iki ailenin mücadelesine ilişkin arşivlerde 100’den fazla belge bulunmaktadır. Bu belgelerden bir kısmı Türk Tarih Kurumu BELGELER dergisinde yayınlanmıştır[7]. Bundan sonraki yazılarımızda İshak Efendi’ye ve Ayşe Hanım’a tekrar yer vereceğiz.
Adana Nüfus Defteri’nde yer alan Adana Müftüsü İshak Efendi ve Hasanpaşazȃde Ali Bey ve Ramazanoğlu Ali Bey ile ilgili bu bilgiler bildiğimiz kadarıyla ilk defa olarak bilim dünyasına aktarılmış olmaktadır.

............................................................................................................................................................

tarihçi CEZMİ YURTSEVER'İN "aşiretler ve kökenler ile ilgili olarak"
ÇUKUROVA TÜRKMENLERİ kitabıdır.