26 Temmuz 2016 Salı

ALMAN HARİTACI KİEPERT'İN KARATAŞ'TA "MAGARSUS" UYDURMASI

   
                                       Kiepert'in  1916 tarihli haritasında MAGARSUS antik kentinin gösterilmesi



                                                                           ..



     Osmanlı'nın son döneminde Almanya ile olan yakın dostluk ilişkileri, askeri, ekonomik, ticari, askeri ve stratejik alanlara da yansıdı. Alman haritacı Kiepert, 1856,1872,1916 yıllarında Osmanlı coğrafyasının ayrıntılı haritalarını hazırladı.
Alman haritacı Kiepert'in hazırlamış olduğu haritalarda ince bir ayrıntı göze çarpıyor: Ceyhan nehri Çukurova'ya indiğinde Yüreğir Ovasında iki kısma ayrılıyor. Bir kol Karataş'ın kuzeyindeki Bebeli köyü yakınlarında denize ulaşıyor. Diğer kol ise  Yüreğir Ovasına girerek, Karataş'ın kuzey sahilinden, tarihi harabe şehrin kuzey sahilinden Akyatan'dan denize ulaşıyor. Yani koskoca Ceyhan nehri Çukurova'ya indiğinde Yüreğir ovasında iki ana koldan Akdeniz'e ulaştığı bilgili Kiepert'in haritalarına da yansıyor.
    Alman haritacının çizdiği Ardana haritasının 1916 baskısında Karataş yakınlarında tepedeki harabe şehrin bulunduğu yerde antik kentin isminin de  MAGARSUS ANTİOKHEİA AD PYRAMUM  yazılmış. Bu yazının anlamı ise "Pyramuis (Ceyhan) nehri kıyısında Magarsus Antiokheia" antik şehrinin bulunduğu kabul edilmiş.
    Osmanlı'nın kendi coğrafyasını tanıma, bilimsel araştırmalar yapma, arkeolojik yaparak bu coğrafyanın erken dönem tarihini aydınlatma gibi bir ilmi düşüncesi, planlaması, çalışması olmadığı için, ister istemez Almanların yörüngesinde sürdürülen coğrafya ve arkeolojik araştırmalar sonucu Kiepert haritasında da görüldüğü gibi Ceyhan nehri Yüreğir Ovasında iki parçaya ayrılıyor. Batıya açılan kolu kıyısında, tepelik alandaki harabelik şehir yerinde MAGARSUS şehrinin bulunduğu bilgilerine yer veriliyor.

................................................................



OSMANLI HARİTA MÜHENDİSİ YUSUF'UN ÇUKUROVA HARİTASINDA CEYHAN NEHRİNİN DURUMU

    Osmanlı Harita Mühendisi Yusuf Efendi'nin 1872 yılında çizimini gerçekleştirdiği Çukurova haritasında Ceyhan nehrinin Misis'ten sonra denize ulaştığı güzergah ayrıntılı olarak gösteriliyor. Ceyhan nehri bugünkü durumunu koruyor. Yani Ceyhan nehrinin iki kola ayrılarak Akdeniz'e ulaşması da mümkün değil.
     Yusuf'un çizdiği harita ışığında Alman haritacı Kiepert'in Ceyhan nehrinin Yüreğir ovasında iki kola ayrıldığı bilgisi doğru değil. Yani uydurma. 
    Bu belgeler ve bilgiler ışığında MAGARSUS antik kentinin de Karataş'ın batı sahilindeki tarihi harabe şehirde olduğu görüşleri doğru olamaz.
    Osmanlı Arşivinde Kanuni Sultan Süleyman dönemi Tapu defterlerinde  Yüreğir Ovası, Od Kalesi harabe şehrin isminin Vanir olduğu bilgileri ise yüzyıllardır hatırlanmayan uyumaya bırakılan bir gerçeği  bize hatırlatıyor.   Cezmi YURTSEVER, Tarihçi, 26 Temmuz 2016


........................................................................


 


                        Tarihçi Cezmi YURTSEVER, Vanir harabe şehri ile ilgili belgeyi gösteriyor. 
                                1572 Tarihli       Osmanlı Tapu Defterinde Vanir Şehri ile ilgili yazılı olanlar 

Tarihçi Yılmaz Kurt, Çukurova Tarihi ile ilgili olarak  16. yüzyıl Osmanlı dönemi Arşiv belge ve defterlerinin  çevirisi ve yayınlarını yaparak bölge tarihinin karanlıkta kalan kaynaklarının aydınlanmasına büyük katkılar sağlıyor. Adana Sancağı'nın 1525, 1547, 1572 yıllarına ait Tapu-Tahrir defterlerinin de Türk Tarih kurumu tarafından yayınlanması ve bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması önemli bir olay. Bütün bu çalışmalarından dolayı sayın Prof.Dr.Yılmaz Kurt'a teşekkürü hak etmiştir.
    Ancak sayın Kurt, 1572 tarihli Adana Sancak Tapu Defterinin okunması esnasında o yıllarda Yüreğir'e bağlı olan mezra ve köy  isimlerinin okunmasında  "Vanir şehri" kelimesini "Vanir nehri" okumasından dolayı bilmeyerek bir yanlış okumaya imza atmış olmasına rağmen aynı belgenin dikkati okunması sonucu  bilim dünyasının MAGARSUS olarak bildiği antik şehrin isminin gerçekte VANİR olduğu gerçeğinin de ortaya çıkmasını sağlamıştır.
    Adı geçen 1572 tarihli defterde Yılmaz Kurt'un Vanir ile ilgili çevirisi:
   "Mezburlar Yüreğir Nahiyesinde Vanir nam viran nehir kurbunda Od Kalesi demekle maruf iskeleye bazı evkatte  küffar gemileri çıkub ..." (Bak. Yılmaz Kurt, 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufassal  Defteri,Ankara-2005, s. 127)
      AYNI BELGENİN DOĞRU OKUNMASI
     Adı geçen belgenin doğru okunması sonucudur:"Mezburlar Yüreğir Nahiyesinde Vanir nam viran şehirkurbunda Od Kalesi demekle maruf iskeleye bazı evkatte  küffar gemileri çıkub ..."
    Günümüz Türkçesine çevrilmesidir. "Bahsedilenler Yüreğir Nahiyesinde Vanir ismindeki   harabe şehir  yakınında ATEŞ KALESİ (Od Kalesi) demekle bilinen iskeleye bazı zamanlarda kafir gemileri çıkıp..."
   
    Yüreğir Ovasında ve deniz kıyısında  Piri Reis'in haritalarında da bahsedilen OD KALESİ,  sahildeki tepe üzerinde ışık saçan deniz fenerinden isim almıştır. Kalenin önünde antik Kilikya'nın en işlek deniz limanı kalıntıları vardır. Od Kalesi yanındaki harabe şehrin isminin VANİR olduğu Osmanlı'nın 1572 tarihli Adana Sancak Defterine de yazılmıştır.  Osmanlı Arşivinde bulunan 1525,1530,1547 yıllarında tutular Tapu defterleri ve Vanir ile ilgili valilik yazışma belgelerinde de bilgiler vardır.
    Vaner şehri, arkeoloji ve bilim dünyasına  yanlış isim tanımlaması yapılarak MAGARSUS olarak açıklanmıştır.  Görüştüğüm arkeologlar ve yöre tarihine ilgi duyanlar da MAGARSUS ismini doğrulayan her hangi bir belgenin  bulunmadığını, konunun tartışmalı olduğu görüşlerini açıklıyorlar.
     KÜLTÜR BAKANLIĞI, ADANA VALİLİĞİ, ADANA KÜLTÜR MÜDÜRLÜĞÜ VE ARKEOLOJİ DÜNYASINA ÇAĞRIMDIR

     Batılı orientalistler ve arkeologların "tahmini" uydurma görüşlerine dayanılarak Karataş deniz sahilinde ve fener yakınında bulunan kale ve çevresindeki harabelik şehre MAGARSUS ismi verilmiş, günümüze kadar da  bu isimle tanıtımlar yapılmıştır. Son yıllarda MAGARSUS Antik KENT TİYATRO kazıları devam eder ve bu tarihi şehrin gerçekleri gün ışığına çıkarılırken kimliğine esas olan MAGARSUS isminin en kısa zamanda değiştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda  KÜLTÜR BAKANLIĞI, ADANA VALİLİ, ARKELOJİ VE BİLİM DÜNYASININ  çalışmalar başlatarak gerçekleri bilim dünyası ile paylaşmaları gerekmektedir.   Cezmi YURTSEVER, Tarihçi ,22 Temmuz 2016,Cuma
.............................................................................................................................................................




                               Sayın Tarihçi Yılmaz Kurt'un çevirisinde  Vanir nehri çevirisi

                                                1572 tarihli Adana Sancak Defteri yayını


     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder